Saturday, June 20, 2009

Dr. Michael F. A'Hearn: "Kuyruklu yıldızı patlatmak en büyük hayalimdi"

Birleşmiş Milletler lideri Kofi Annan, iç hat telefonundan sekreterini aradı ve kısık bir ses tonuyla talimatını verdi:

Çok acil koduyla tüm dünya liderlerine çağrı yapın. 3 gün içerisinde New York'ta toplanıyoruz. Tekrar söylüyorum. Çok acil koduyla.

İki gün sonra birkaç eksikle toplanan BM'nin basına kapalı oturumunda söz alan Annan, meraklı ve bir o kadar da endişeli gözlerle ağzından çıkacakları bekleyen dünya liderlerini süzdükten sonra, sadece birkaç kişinin ve kendisinin bildiği sırrı, dünya liderleriyle paylaştı.

Beyler... Ortadoğu'dakiler başta olmak üzere, tüm küresel krizleri dondurma ve elbirliğiyle hepimizi tehdit eden ortak bir tehlikeye karşı hazırlanma çağrısında bulunuyorum. Sözü uzatmayacağım. 3 yıl içerisinde uydumuz Ay büyüklüğünde bir göktaşı Dünya'mıza çarpacak. Tehdit yakın ve de kesin. Tüm teknolojimizi, bilgi birikimimizi ve kaynaklarımızı bu tehdidi ortadan kaldırmak için kullanacağız. Zaman az, işimiz çok. Allah yardımcımız olsun...

Salonda buz gibi bir hava esti. Tehlike konusunda çok önceden bilgilendirilen Başkan Bush donuk gözlerle tavanı izlerken, Rus Devlet Başkanı Putin, her zamanki renk vermez yüz hatları ile önündeki kâğıda tükenmez kalemle gayri ihtiyari füze resimleri çizmeye başlamıştı bile. Salonun diğer bir köşesinde ise İran ve İsrail devlet başkanları, kafa kafaya vermiş fısıltıyla konuşuyordu. Bir başka zaman olsa dünya basınına manşet olacak bu kare, kimsenin dikkatini çekmedi bile. Yaklaşan tehlike, dünya üzerinde yaşanan ihtilafların altındaki meşruiyet halısını bir anda çekip almış, insanlığın kucağına devasa bir soru bırakmıştı: 'Şimdi ne yapacağız?'

***

Dikkatinizi çektiği üzere girizgâhtaki kurgu, şimdiye kadar birçok filme konu oldu. Ara ara yayınlanan bilimsel raporlar, asırlar önce dinozorların neslini ortadan kaldırdığına inanılan 'Dünya'ya çarpan göktaşı' tehdidinin tekerrür edebileceğini söylese de, insanoğlu hikâyemizdeki kadar hazırlıksız değil. Geçtiğimiz 4 Temmuz'da NASA, 'dünya dışı ilk silahlı saldırıyı' temel alan Deep Impact (Derin Darbe) projesiyle, Temple 1 kuyruklu yıldızını bombaladı! Turkuaz, Derin Darbe projesinin mimarı, Maryland Üniversitesi'nden astronom Dr. Michael F. A'Hearn'in konuğu oldu. "Kuyruklu yıldızı patlatmak hayalimdi." diyen A'Hearn'le felaket senaryoları temelinde ilginç bir sohbet gerçekleştirdik.
Bugüne kadar yüzlerce uzay çalışması yapıldı. Ama 'onlarınki', diğerlerinden oldukça farklı bir özelliğe sahipti ve bundan dolayı neredeyse tüm dünyada manşetlere taşındılar. Uzayda ilk kez, bilimsel araştırma amacıyla da olsa, silah kullanmışlardı! Daha doğrusu bir bomba. Amerika'nın bağımsızlık kutlamaları yaptığı 4 Temmuz 2005'te Temple 1 kuyrukluyıldızını patlatarak 'dünya dışı ilk silahlı saldırıyı' gerçekleştiren Derin Darbe projesinin mimarları, kapılarını, Amerika'nın Maryland eyaletinde Turkuaz'a açtı. Projenin amacını, dünyamızı bekleyen muhtemel tehlikeleri ve projeyle ilgili komplo teorilerini konuştuk.
NASA'nın milyar dolarlık projesinin başındaki isim olan Maryland Üniversitesi Astronomi Bölümü'nden Profesör Michael F. A'Hearn, kuyrukluyıldızı patlatma fikrinin, kendisi gibi bilim adamlarının yıllardan bu yana süren ortak hayali olduğunu, bunu Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi'nin (NASA) katkılarıyla hayata geçirmekten mutluluk duyduklarını söylüyor. Peki, böyle bir şey yapmak nereden akıllarına gelmişti? 'Bir kuyrukluyıldızı patlatma fikri her zaman bilimsel sohbetlerimizin odak noktası olmuştu. Projeyi daha hayata geçirmeden her şeyi zihinlerimizde yaşamıştık.' diyen A'Hearn, evrenin sırlarını çözmeye dönük bu fantastik projeyi 24 sayfalık rapor halinde NASA'ya sunmuş. NASA'nın fikri benimsemesiyle birlikte, dünya basını da proje ile 'dünyaya yaklaşmakta olan göktaşlarını patlatma' fikrinin işlendiği Armageddon (1998) ve daha sonradan projeye isim babası olan Deep Impact (1998) isimli filmler arasında paralellikler kurmakta gecikmemiş. 'Projeye özellikle Derin Darbe ismini verdik; zira açık olmak gerekirse, filmle de bağlantı kuracağını bildiğimiz medyanın ilgisini çekmeyi hedefliyorduk.' diyen A'Hearn, kuyrukluyıldızı patlatmak için özellikle 4 Temmuz'u seçmelerini de medya ilgisiyle açıklıyor:
“Hesaplamalarımıza göre 5 Temmuz da olabilirdi. Ama biz bağımsızlık günü kutlamalarına denk getirerek, kendimizce çifte kutlama yapmak istedik. Medya da büyük ilgi gösterdi.” NASA'nın, araştırmaların devamı için medya desteğine ihtiyaç duyduğunu teyit eden A'Hearn, aynı zamanda bir gerçeğe de farkında olmadan işaret ediyordu: Medyanın etkisi, dünya dışındaki olaylar üzerinde bile etkili olmaya başlamıştı!

Peki, yıldızın üzerinde patlatılan bombanın ardından iddia edildiği gibi, bu tür denemeler yıldızı rotasından çıkartabilir, dünya için bir tehlike oluşturabilir miydi?
'Sanılanın aksine hiçbir zaman bir kuyrukluyıldızın rotasını değiştirmek gibi bir niyetimiz olmadı, sadece nasıl oluştuğunu incelemek istedik' diyen A'Hearn'e göre, herhangi bir kuyrukluyıldızın rotasını değiştirme işi de sadece filmlere özgü bir fantezi. 'Bizim gönderdiğimiz bombanın kuyrukluyıldızın üzerinde yarattığı etki, bir sivrisineğin fili ısırmasından farksızdı' diyen A'Hearn, muhtemel rota değişikliği için onlarca nükleer füzenin peş peşe hedefe yollanması gerektiğini belirtiyor. 'Dünyamızı böyle bir tehlikeye karşı nasıl koruyacağız?' sorusuna karşılık ise, 'Şu an bu tür felaket senaryolarına karşı savunmasızız. Ama yine de projede kullanılan sistem, her ne kadar asıl niyetimiz o olmasa da zaman içinde geliştirilebilir ve dünyaya çarpabilecek meteor ya da göktaşlarına karşı kullanılabilir.' diyerek de içimize su serpiyor ve ekliyor: 'Her halükarda tehdit olacaksa bile, önemli olan, karşı silah geliştirmek için onları oluşturan yapıtaşlarını öğrenmemiz gerekiyor. Derin Darbe de bu yönde atılmış büyük bir adım.'
Derin Darbe'nin fikir babası A'Hearn, 'Amerika, kuyrukluyıldızı patlatan silahı, dünya dışından gelebilecek uzaylı saldırısına karşı geliştirdi.' şeklindeki iddiaya ise gülüyor: 'Hayal gücümüz geniş; ama biz bile bu kadarını düşünemezdik!'
Derin Darbe'yi vurmak için kullanılan uzay araçlarını ve bombayı geliştiren Belton Space Exploration Initiatives'in başkanı, astronom Dr. Michael J.S. Belton da, 'bombalanan kuyrukluyıldız rotasından çıkabilir' iddiasını reddediyor. 'Böyle bir şey neredeyse imkânsız' diyen Dr. Belton, buna rağmen operasyondan, dünyanın göktaşlarından korunmasına ışık tutacak veriler elde edebileceklerini de düşünüyor. 'Her ne kadar kulağa fantastik gelse de ileride dünyaya tehdit teşkil edebilecek göktaşlarına karşı silahlar geliştirilmesi konusunda bir fikrimiz oldu.' diyen Belton, 'NASA, uzaylılara karşı silah geliştiriyor' diyenlere ise güldüğünü belirtiyor: 'NASA, kısıtlı imkânlarıyla bilimsel araştırmalar yapan bir kurum. Uzay silahlarıyla ne işimiz olabilir ki? Bu iddialar çöplükten başka bir şey değil.'
Derin Darbe ekibinden bir diğer isim, Liverpool John Moores Üniversitesi'nden Dr. Benny Peiser ise her ne kadar asıl amaçları olmasa da proje sayesinde dünyayı hedef alan göktaşı ya da kuyrukluyıldızlara karşı bir savunma kalkanı geliştirilebileceğini iddia ediyor. Peki, gerçekten böyle bir tehlike söz konusu mu? Bilim çevrelerindeki yaygın kanaat, 'hayır, şimdilik böylesi bir tehlike söz konusu değil' şeklinde olsa da aykırı görüşler de yok değil. Sözgelimi, Salford Üniversitesi'nden Dr. Duncan Steel, 'Göktaşı kurbanı olma ihtimaliniz, uçak kazasında ölme ihtimalinizden daha yüksek! Bu tehdidi ciddiye almalıyız' diyor.

NASA, Derin Darbe'yle nasıl vurdu?
Kuyrukluyıldıza fırlatılan 250 kiloluk bombayı (Impactor) taşıyan Deep Impact uzay aracı, 1 Aralık 2004'te fırlatıldı. 6 aylık seyahatin ardından dünyadan 134 milyon km uzakta, Impactor'u, Temple 1'e fırlattı. Patlama başarı ile gerçekleşti. Patlayıcıyı kuyrukluyıldıza fırlatan uzay aracı, kuyrukluyıldızın etrafında 1 saat kadar gözlem yaparak, hem fotoğraflar çekti hem de patlamanın etkisiyle ortaya çıkan toz bulutundan parçacıklar topladı. Parçacıkların ve görüntülerin analizi halen devam ediyor. Bilim adamları, elde edilen bulgularla kuyrukluyıldızların anatomisi hakkında önemli bilgilere ulaşmayı ümit ediyor.

Ali Çimen, New York
06 Mayıs 2006, Cumartesi



Röportajı ZAMAN’dan okumak için tıklayınız
Röportajın 1. bölümünü orijinal gazete formatında okumak için tıklayınız
Röportajın 2. bölümünü orijinal gazete formatında okumak için tıklayınız
Bir önceki menüye dönmek için tıklayınız
Ana menüye dönmek için tıklayınız

No comments: